Dünya Mirası Kavramı

1959 yılında Mısır Hükümeti, Nil Nehri üzerinde, eski adı Nasır olan Aswan ya da Assuan Barajı’nı inşa etmeye karar verdi. Mısır’ın can damarı ve bu nehirde oluşturulacak baraj ekonomik olarak çok önemliydi : Taşkınlar önlenecek, sulama olanakları tarım sektörünü geliştirecek, hidroelektrik üretimi sağlanacaktı. Ancak, baraj dolduğunda Nubian Bölgesindeki 22 mabet sular altında kalacaktı. Mısır Hükümeti Birleşmiş Milletler’den yardım istedi. Çok kısa sayılacak bir zamanda 50 ulusun katılımı ile 80 milyon dolar yardım toplandı ve bu anıt eserler, üçü hariç olmak kaydıyla, UNESCO NUBİAN KAMPANYASI ile kurtarıldı ve parça parça söküldüler ve altı grup halinde yeniden birleştirildiler . Abu Simbel, Philea, Kalabsha ve Amada mabetleri en önemli örnekler… Bu eserlerin en tanınmışı Abu Simbel’dir, bloklar halinde kesilerek sular yükseldiğinde etkilenmeyecekleri 64 metre yükseklikte, 200 metre uzuklıkta tekrar kuruldu. (Abu Simbel son derece büyük bir monoblok kayanın içine oyulmuştu, dış yüzünde heykeller, içeriye doğru 63 metre uzanıyor, sütunlar, galeriler, salonlar ve tanrı heykellerinden oluşan bir tapınak : en son salonda 4 heykel bulunuyor : 3 Tanrı ve II.Ramses’in heykelleri.Amun, Ra-Harakhty ve Ptah – karanlıklar tanrısı. Ekinokslarda , sabah saat 6:29’da doğan güneşin ışınları tapınağın en dibindeki odaya ulaşıyor ve II:Ramses’in heykelini aydınlatıyor: güneş Mısırlıların inanışına göre, dirilişin, yeniden canlanmanın sembolü, dolayısı ile Ramses te böylece tanrılığını vurgulamış oluyormuş.)

Bu kurtarma tam 18 yıl sürmüş ve çok titiz bir çalışma gerçekleştirilmiş. O kadar ki, heykellerin kesilip tekrar birleştirilmelerinden en az etkilenmeleri için estetik cerrahlardan yararlanılmış, nerelerden nasıl kesileceğine estetik cerrahlar karar vermiş. Abu Simbel’den sonra, diriliş-yeniden doğuş tanrısı İsis’e adanmış olan tapınak ta Nil Nehri’nin üzerindeki bir başka adaya taşınarak kurtarılmış. 22 mabetten bazıları yardım eden devletlere hediye edilmiş : Debod Tapınağı İspanya’ya (Madrid), Taffeh Tapınağı Hollanda’ya (Leiden), Dendur Tapınağı Amerika Birleşik Devletleri’ne (New York) ve Elleysia İtalya’ya (Torino) götürülmüş; geriye kalan eserler ne yazık ki sular altında kalmış.

Arkasından sulara gömülme tehlikesiyle karşılaşan Venedik yardım istedi. Derken Pakistan’da tarihi bir şehir (Mohenjodaro)’dan yardım çağrısı geldi. Örnekler çoğalmaya başladı ve her seferinde dünya ulusları yardım ellerini uzattı. Bütün devletlerin bu olaya yaklaşımı, dünyada bazı yerlerin dünya mirası olduğunu ve buna sahip çıkmanın sınır tanımadığını gösterince, 1972 yılında UNESCO bünyesinde DÜNYA MİRASI MERKEZİ kuruldu.

UNESCO Dünya Mirası Merkezi’nin başlica amaçlari:

  • Dünyamızın kültür ve doğa mirasının korunmasında uluslararası işbirliğini teşvik etmek,
  • Sözleşmeye taraf devletleri, kendi ulusal toprakları üzerindeki yerleri Dünya Mirası Listesi’ne dahil ettirmek amacıyla aday göstermeleri için teşvik etmek,
  • Dünya Mirasının korunması için taraf ülkelerin kamuoyu bilincini oluşturma faaliyetini desteklemek,
  • Kendi kültür ve doğa mirasını korumada yöre halkının katılımını teşvik etmek,
  • Teknik yardım ve mesleki eğitim sağlamak suretiyle Dünya Mirası yerlerinin korunmasında yardımcı olmak,
  • Yakın tehlike içinde olan Dünya Mirası yerleri için acil yardım sağlamak amacıyla faaliyet göstermek.

UNESCO, 1972 yılında Dünya Kültür ve Doğa Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’yi hazırladı ve BM’e üye devletlerin imzasına açtı.Bu sözleşmede Dünya Mirasları Kültürel ve Doğal Miraslar olarak ikiye ayrıldı ve Miras’ın tanımı verildi:

  • Miras, geçmişten geleceğe bir armağandır.
  • Miras, geçmişten gelen, bugün birlikte yaşadığımız ve gelecek nesillere aktaracağımız varlıklarımızdır.
  • Dünya Miras Alanları, onların bulundukları topraklara bakılmaksızın bütün dünya halklarına aittir.