ARSLANTEPE’de UNESCO sevinci

Malatya’da, yaklaşık 7 bin yıllık geçmişe sahip Arslantepe Höyüğü’nün 26 Temmuz’da UNESCO Kültür Mirası Kalıcı Listesi’ne alındı. Bölgede 60 yıldır kazı çalışması yapılan Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Francesca Balossi Restelli, “Burada her yıl o kadar güzel ve tarih anlatan şeyler çıkıyordu ki o heyecanımı anlatamam” dedi. Restelli, şöyle konuştu: “Bizim ekip 60 yıldır burada çalıştı ve ‘Bizim için en önemli hediye’ diyebilirim. Bizim gibi akademisyen bilim insanları burayı ve önemini biliyorduk. Şimdi, Arslantepe’nin önemini tüm dünya anladı ve bundan çok memnunuz. Bu gelişme bize onur veriyor.”

Geçmiş yıllardaki kazılarda Geç Hitit Dönemi’ne ait, girişinde aslan ile devrilmiş bir kral heykelinin bulunduğu Arslantepe Höyüğü’nde dünyanın ilk yağmur drenaj hattı, kerpiçten saray ve 2 bini aşkın mühürle devlet ve bürokrasinin temellerinin atıldığı yapılar ortaya çıkarıldı.

Arslantepe Höyüğü’nde kazı çalışmaları devam ediyor , 55 kişilik ekip ile 10 Ağustos’ta başlayan kazılarda şu ana kadar 5 bin 621 yıllık olduğu düşünülen kalkoliktik döneme ait 250 mühür bulundu.

Höyükte 30 yıl kazı başkanlığı yaptıktan sonra emekli olan ve çalışmalarına devam eden Prof. Dr. Frangipane, “Bu mühürlere detaylı bakıyoruz anlamak için. Kaç tane mühür var, hangi objeyi mühürlediler ve bürokrasi sistemi o dönemde mi başladı? O dönemde yazı yok, mühür kullanılıyor. Kilin üstüne mühür basıyorlar, o mühür bir imza gibi geçerli.”

“Farklı mühür baskıları görüyoruz ve o dönem yazı yerine bürokratik olarak mühürlerin ön planda olduğunu anlıyoruz. Bulduğumuz mühürlerin anlamını ve işleyişini yapacağımız çalışmalar ile ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz.”

Kazılarda geç kalkolitik tabakalara inildi ve orada elit evler bulundu. Kazı Başkanı Restelli, “Tam evlerin tabanına geldik. Tabanlar üstünde küçük, büyük, çok farklı seramikler bulduk.. Seramik (topraktan yapılmış) tencere ve küçük bardaklar, tohum, çamur ile yapılmış dolaplar bulduk. Üç oda dolusu seramik var. Tabandan kimyasal analiz yapmak için örnek alacağız. Bu analizden daha fazla bilgi alabiliriz, organik madde varsa veya ne yaptılar oda içinde öğrenebiliriz.” dedi. Evlerde hayvan kemiklerinden yapılmış iğne de bulduklarına işaret eden Restelli, iğnelerin o dönemde elbise yapımında kullanıldığını anlattı. Kazılarda vazo ve büyük küpler de ortaya çıktığını, bu küp ve vazoların tarımsal ürünlerin muhafazası için kullanıldığını aktaran Restelli, küplerden ikisinde iki çocuk iskeleti bulunduğunu kaydetti. Restelli, bulunan küplerdeki iskeletlerin geç kalkolitik döneme ait olduğuna ve milattan önce 3 bin 600 yılına tarihlendiğine değinerek, inceleme sonunda iskeletlerin tam kesin tarihi ile çocukların herhangi bir hastalığı olup olmadığının da ortaya çıkacağını dile getirdi. Kalkolitik döneme ait bir peynir kabı da bulduklarını ifade eden Restelli, “Tam böyle bir süzgeç veya peynir yapmak için seramik diyebilirim. Nasıl kullandılar daha belli değil ama anlamak için biraz araştırma yapacağız. O da geç kalkolitik döneme tarihlenen evlerden çıktı. O dönemde bugünkü hayvanlar vardı. İnek, keçi ve koyun Arslantepe’de çok kullandılar, bu yönde hayvan kemikleri çok buluyoruz.” ifadesini kullandı. Höyüğün kuzeyinde geç Hitit dönemine tarihlenen kazılar da yaptıklarını belirten Restelli, “Orada şu an yeni tabakaya iniyoruz, üstünde çok büyük anıtsal bir bina vardı, kaldırdık. Şu anki kazılarımızda yine duvarlar başlıyor. Burada duvar içinde milattan önce 900 yılına ait bir altın küpe bulduk.” diye konuştu. Arslantepe’nin çok önemli bir höyük olduğuna dikkati çekerek, “Malatya ovasının tam kenarında, yaşamak için çok güzel bir yer olduğu için burada yerleşim binlerce yıl devam etti. Demek ki biz de burada yüzlerce yıl çalışabiliriz. Bizden sonra gelecek arkeologlar da burada kesinlikle çok güzel şeyler bulacaklar ve tarihi çok daha iyi anlayabileceğiz.” dedi.